Tromboz damarların pıhtıyla tıkanmasıdır, hem venlerde (toplardamar) hem de arterlerde (atardamar) oluşabilir ve çok önemli hastalıklara yol açar. Derin ven trombozunda, en sık bacakların, çok daha az sıklıkla da kolların derin venlerinde pıhtı oluşur. Venlerin yüzeyde olanları gözle görülebilirler, hatta varisler bunların genişlemiş şekilleridir. Derin venler ise gözle görülmeyen venlerdir. Olguların bir bölümünde, derin venlerdeki pıhtılar yerinden koparak akciğer damarlarına ulaşır ve onu tıkar. Buna akciğer embolisi denir ve çok tehlikeli bir hastalıktır. Organlara ait venler de derin venlerdir.
Derin ven trombozu, hiperhomosisteinemi ve antifosfolipid antikor sendromu
Tromboz oluşmasının nedenleri arasında, kan pıhtılaşmasını önleyen çeşitli faktörle ilgili eksiklikler yanında, hiperhomosisteinemi ve antifosfolipid antikor sendromu sayılabilir.
Hiperhomosisteinemi, homosisteinin yüksek olması demektir. Folat (vitamin B9), vitamin B6 ve vitamin B12 seviyelerinde düşme, homosisteinin artmasına neden olur. Hiperhomosisteinemide, hem arterlerde hem venlerde tromboz eğilimi artmıştır. Ek olarak kadınlarda tekrarlayan düşük ve osteporoz sıklığı da artmıştır.
Antifosfolipid antikor sendromunda bağışıklık sistemi, vücudun bir tür yağı olan fosfolipidlere karşı otoantikor oluşturur. Bu sendromda da venlerde ve arterlerde trombozlar oluşur. Kadınlarda düşükler olur. Zor bir hastalıktır.
Bir yazıda 87 çölyak hastasının arasında, damarlarda tromboz görülen 7 hastanın özellikleri bildirilmektedir. Bu hastaların beşinde venöz tromboz, birinde arteriyel tromboz, ikisinde de hem venöz hem arteriyel tromboz saptanmıştır (olgu sayısının 8 çıkması, iki patolojinin bir hastada olması nedeni iledir). Venöz trombozların iki hastada portal vende (bağırsakların ve dalağın kanını karaciğere taşıyan ven), bir hastada da dalak veninde oluştuğu gözlenmiştir. Altı hastada pıhtılaşma nedeni açıklanabilmiştir. Üçünde pıhtılaşmayı önleyen faktörlerde eksiklik, bir hastada hiperhomosisteinemi, iki hastada antifosfolipid sendromu saptanmıştır (70). Bu yazıdan anlaşıldığına göre çölyak hastalarında damarlarda gözlenen trombozlar çeşitli nedenlerle olabilmektedir. Sadece bacak ve koldaki derin venlerde değil, organların venlerinde de trombozlar olabilmektedir.
Literatürde, çölyak hastalarında organlardaki venlerin trombozunu bildiren olgu sunumları vardır. Bu venler arasında yukarıda sayılan venlerin yanında, karaciğer veninin trombozu olan Budd-Chiari sendromu bildirilen olgu sayısı 15’e ulaşmış durumdadır. Budd-Chiari sendromu zor karaciğer hastalıklarından biridir. Ayrıca beyin, göz, bağırsak venlerinde tromboz bildiren olgu sunumları bulunmaktadır.
Bir çalışmada 57 antifosfolipid sendromlu olguyla, 171 sağlıklı kişide EMA bakılmıştır. Hasta grubunda EMA sıklığı %14 olarak saptanmıştır. Kontrol grubunda ise oran %1.1 bulunmuştur. EMA’lar çölyak hastalığı tanısında hassas
otantikorlardır (71).
İspanya’dan bir grup doktor bazı hastalarında, gıdalara bağlı anafilaksi ile antifosfolipid sendromu birlikteliği görünce bu konuyu gıdalara özel IgE antikorlarına bakarak araştırmıştır. İlk çalışmayı 2001’de yapmış ve antifosfolipid sendromu ile gıdalara bağlı anafilaksisi arasında ilişki saptamışlardır (72). 10 sene sonra yaptıkları ikinci çalışmada da antifosfolipid sendromlu hastaların %75’inde çeşitli gıdalara karşı IgE antikorları pozitifliği ve gıdalara bağlı anafilaksisi olanlarda da %28 oranında antifosfolipid sendromuna ait otoantikor ve %17’sinde de pıhtı oluşumu saptamışlardır (73). Bu çok önemli ve hayat kurtarıcı bir gözlemdir.
Bir çalışmada çölyak hastalarında hiperhomosisteinemi sıklığı % 19.3 olarak bildirilmektedir (74). Bir başka çalışmada tanı konulmuş ama tedaviye başlanmamış ve en az 12 ay glutensiz diyete alınmış çölyak hastaları incelenmiştir. Bu hastaların kanlarında homosistein, folat ve B vitaminleri seviyeleri ölçülmüştür. Tedavi edilmeyen grup kontrol grubuyla karşılaştırıldığında, homosistein seviyeleri anlamlı yüksek, folat seviyeleri de anlamlı düşük
bulunmuştur. Artmış homosistein sevileri olanlarda B12 vitamin seviyeleri de düşük bulunmuştur. Ayrıca glutensiz diyetin homosistein ve folat seviyelerini normale çevirdiği saptanmıştır (75). Çölyak hstalığında hiperhomosisteinemi, hasta ince bağırsağın sayılan vitaminleri yeterli ememesine bağlanabilir.
Konumuzla ilgili olmamakla birlikte burada çok önemli olan bir bilgiyi vermek istiyorum. Gebeliği önleyici ilaçlarla derin ven trombozu gelişmesi arasında ilişki bulunmaktadır.
70. Berthoux E, Fabien N, Chayvialle JA, Ninet J, Durieu I. Adult celiac disease with thrombosis: a case series of seven patients. Role of thrombophilic factors. Rev Med Interne. 2011;32:600-4.
71. Shamir R, Shoenfeld Y, Blank M,et al. The prevalence of coeliac disease antibodies in patients with the antiphospholipid syndrome. Lupus. 2003;12:394-9.
72. Armentia A, Barber D, Lombardero M, Martín Santos JM, Martin Gil FJ, Arranz Peña ML, Callejo A, Salcedo G, Sánchez-Monge R. Anaphylaxis associated with antiphospholipid syndrome. Ann Allergy Asthma Immunol. 2001 Jul;87(1):54-9.
73. Armentia A, Mazón A, Pineda F, Palacios R, Crespo J, Inglada L, Martín-Santos JM, García-Frade J, Martín-Armentia B. Food anaphylaxis in antiphospholipid syndrome and thrombosis. Allergol Immunopathol (Madr). 2011 Jul-Aug;39(4):212-21. Epub 2011 Jan 7.
74. Casella G, Bassotti G, Villanacci V,et al. Is hyperhomocysteinemia relevant in patients with celiac disease?World J Gastroenterol. 2011;17:2941-4.
75. Dickey W, Ward M, Whittle CR,et al. Homocysteine and related B-vitamin status in coeliac disease: Effects of gluten exclusion and histological recovery. Scand J Gastroenterol. 2008;43:682-8