Evlerdeki Küfe Bağlı Sağlık Sorunları

Banyolardaki küfe bağlı sağlık sorunları
Bu makaleyi sesli olarak dinleyebilirsiniz
Voiced by Amazon Polly

Evlerde, artmış nemle birlikte küf bulunma sıklığı göz ardı edilemeyecek kadar fazladır ve farklı verilere göre %18-50 arasında olduğu tahmin edilmektedir (1). Küf, doğadaki canlılardan olan mantarların bir grubudur. Aspergillus, Penicillium, Stachybotrys gibi tipleri vardır. Bunlar sporlarla ürer ve çok küçük çapta olan bu sporlar hem dış ortam hem de ev içi havasına kolayca yayılır. Küf mantarları, dış ortamda daha çok ağaçlardan ve bitkilerden dökülmüş olan yaprakların arasında bulunur. Evlerdeki küf aşağıda anlatacağım yerlerde oluşur ve sporları, gece gündüz sürekli solundukları için sağlık açısından çok önemlidir. Bu makalede evlerdeki küfe bağlı sağlık sorunları ele alınacaktır.

Banyolardaki küfe bağlı sağlık sorunları

Küf mantarları evde nerelere yerleşir?

Küf mantarları banyo ve mutfak gibi nemli yerlerdeki pencere ve kapı pervazlarına, duvarları ve yerleri kaplayan seramiklerin birleşim yerlerine ve arkalarına, banyo küvetinin altına ve duvarla birleştiği yere, duşakabin çerçevelerine ve banyo perdelerine yerleşir. Bodrum katlarında, ısıtma, havalandırma ve su borularında da çok ürer.

Küf mantarları terleme olan veya dış yalıtımı iyi olmayan duvarlara ve duvar kağıtlarının altına, su basmasıyla veya su ve kalorifer borularından sızmayla ıslanan duvar, döşeme ve süpürgeliklere yerleşip çoğalabilir. Bazen önüne konmuş bir dolapla veya yatakla, duvardaki veya süpürgeliklerdeki küf mantarları gözden kaçabilir. Dahası çiçek saksılarında bile bulunur. Nemli kalmış havlular, çamaşırlarda da ürer.

Son yıllarda yeni yapılan dairelere sıklıkla eklenen ebeveyn banyoları da ayrı bir küf kaynağıdır. Genelde iyi havalanmayan ve nemi de fazla olan bu bölgeler küf mantarlarının üremesi için en uygun yerlerdir. Banyonun kapısı kapalı olsa bile sızan sporlar tüm gece boyunca solunur. Anne ve babayı bir kenara bırakalım, yeni doğan ve annesine yakın olması için ebeveyn odasına yerleştirilmiş yatağında sürekli yatan bir bebeğin doğar doğmaz etkisinde kaldığı küf mantarı sporlarının yoğunluğunu düşünebiliyor musunuz? Aslında küf mantarları günün çok büyük bir bölümünü evde geçiren ve bağışıklık sistemleri henüz tam olarak olgunlaşmamış çocuklar için de önemli bir sorundur (2).

Banyolardaki küfe bağlı sağlık sorunları

Küf Mantarlarıyla İlişkili Bulunan Hastalıklar

Yapılmış olan çok sayıda çalışma, evdeki nem artışı ve küf bulunmasıyla oluşan hastalıkların bebek ve çocuklar yanında erişkinler için de önem taşıdığını ortaya çıkarmıştır (2,3).

Küf mantarlarıyla ilişkili olarak öncelikle, sporlarına karşı oluşan duyarlılık sonucu gelişen alerjik yakınmalar ve hastalıklar akla gelmelidir. Bunlar öksürük, hırıltılı solunum, nefes darlığı, astım, alerjik rinit, konjunktivit ve atopik dermatit olarak sıralanabilir (3,4). Mantar sporlarına karşı duyarlılık gelişmesi Avrupa toplumunda %3-10 arasında bildirilmektedir (5).

Diğer bir hastalık şekli ise Aspergillus’un neden olduğu akciğer iltihabıdır. Bu ciddi bir hastalık olup, daha çok bağışıklık sistemi baskılanmış bireylerde gözlenir. Örnek olarak kemoterapi alanlar ve uzun süre kortizon kullanan hastalar verilebilir. Akciğer iltihabı sağlıklı olduğu halde yoğun olarak sporlarla karşılaşanlarda da ortaya çıkabilir (6).

Aspergillus ayrıca kistik fibrozis, KOAH*, tüberküloz, sarkoidoz gibi akciğer hastalıklarına eklenerek mevcut hastalık tablosunu ağırlaştırabilir (6). Bazen de hem alerji hem de aspergillusa bağlı iltihap birlikte olur. Bu daha çok burun ve sinüsleri örten mukozada ve astımda soluk borularının mukozasında gözlenir (7).

Ek olarak bazı küf mantarlarının oluşturdukları toksinler (mikotoksin) solunduklarında, burun ve soluk boruları yanında sinir hücrelerine de zarar verir ve iltihap oluşturabilir (8, 9). Toksin oluşturan bu mantarlara en güzel örnek siyah renkteki Stachybotrys chartarum’dur.

Unutulmaması gereken, küf mantarlarının hem neden oldukları alerjik reaksiyonlar hem de eklendikleri hastalıklarda oluşturdukları enfeksiyonlarla mast hücrelerini sürekli uyaran etken olduklarıdır. Bu durumda mast hücrelerine bağlanan pek çok hastalığın altında bir dereceye kadar küf mantarları da yatıyor olabilir. Sonuç olarak evlerdeki küf mantarlarından elden geldiğince uzaklaşma, bu hastalıkların gelişmesini önleme yanında şiddetini azaltmakta da (bk. Kitap, V. Bölüm) yarar sağlayacaktır.

Kişinin küf mantarlarından etkilendiğini anlamak için yeterli testlerin bulunmaması (9) önemli bir sorundur. IgE ve deri prik testeri sadece IgE aracılı alerji konusunda bilgi verir.

Evlerdeki Küf Mantarlarından Nasıl Uzaklaşılır?

Küf mantarlarının üremesi için nem gerektiğinden, ev içi havasının neminin azaltılması öncelikle tercih edilen bir uygulama olmalıdır. Bu amaçla ev muntazam olarak her gün havalandırılmalıdır. Ayrıca yemek pişirilirken ve banyo yapıldıktan sonra da mutfak ve banyoların havalandırılması unutulmamalıdır. Evde çamaşır kurutulmamalıdır. Nemin fazla olduğu evlerde nem alma cihazları kullanılmalıdır özellikle daha önce su basmış bodrum ve çatı katlarında bu konuya daha fazla özen gösterilmelidir. Evdeki sıvı sızdıran boru, lavabo ve kalorifer petekleri, daha geniş alanın nemlenmemesi için hemen tamir ettirilmelidir. Evlerde fazla sayıda bitki bulundurulmamalıdır.

Küflenmiş yüzeyler çamaşır suyu ile temizlenmelidir. Tabii bu arada çamaşır suyunun soluk borularını tahriş edici ve astım ataklarını başlatıcı etkisi olduğu bilinmelidir. Küf eğer tahta mobilyada saptanırsa deterjanla silmek ve kurulamak yeterli olur. Yumuşak mobilya parçalarındaki küf, yıkanabiliyorsa yıkama-kurutma işlemleriyle uzaklaştırılır. Yatak gibi yıkanamayan eşyada küf olduğunda onları değiştirmek gerekir. Küf temizliği yapılırken eldiven ve maske kullanılmalıdır. Nemin ve suyla temasın fazla olduğu banyo ve mutfaklarda kullanılan bez, havlu, paspas, kilim gibi eşya ıslak bırakılmamalı ve sık sık yıkanmalıdır. Yıkanmış çamaşırlar iyice kurumadan kaldırılmamalıdır.

Yeni gündeme gelen bodrum katlarıyla ilgili yönetmeliğin iyi bir başlangıç olduğu kabul edilmeli ve geriye dönük uygulamalar için de çalışmalar yapılmalıdır. Öncelikle, çoğu apartman görevlisi ve ailesinin oturmak zorunda oldukları sağlıksız bodrum katları konusu üzerinde durulmalıdır.

*KOAH: Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (halk arasında kısaltmasının okunuşu olarak bilinen akciğer hastalığı)

Kitap: Artık Hastalığımla Baş Edebiliyorum (Mast Hücrelerinin Gizi). Nobel Tıp Kitabevleri

Kaynaklar

1.Mendell M, Mirer A, Cheung K, Tong M, Douwes J. Respiratory and allergic health effects of dampness, mold and dampness-related agents: A review of the epidemiologic evidence. Environ Health Perspect. 2011; 119: 748–756.

2.Packeu A, Chasseur C, Bladt S, Detandt M. The role of indoor pollution in the development and maintenance of chronic airway inflammation in children. B-ENT. 2012;8 Suppl 19:73-9.

3.IOM (Institute of Medicine) Damp Indoor Spaces and Health. Washington, DC: National Academies Press; 2004.

4.WHO (World Health Organization) Europe. WHO Guidelines for Indoor Air Quality: Dampness and Mould. Copenhagen: World Health Organization; 2009.

5.Hurraß J, Heinzow B, Aurbach U, et al. Medical diagnostics for indoor mold exposure. Int J Hyg Environ Health. 2017;220(2 Pt B):305-328.

6. Kosmidis C, Denning DW. The clinical spectrum of pulmonary aspergillosis. Thorax. 2015;70:270-7.

7. Agarwal R, Bansal S, Chakrabarti A. Are allergic fungal rhinosinusitis and allergic bronchopulmonary aspergillosis lifelong conditions? Med Mycol. 2017 Jan 1;55:87-95.

8. Pestka JJ, Yike I, Dearborn DG, Ward MD, Harkema JR. Stachybotrys chartarum, trichothecene mycotoxins, and damp building-related illness: new insights into a public health enigma. Toxicol Sci. 2008;104:4-26.

9. Rosenblum Lichtenstein JH, Hsu YH, Gavin IM, et al. Environmental mold and mycotoxin exposures elicit specific cytokine and chemokine responses. PLoS One. 2015 May 26;10(5):e0126926.

Görsel Kaynaklar

1, 2, 3

Hülya Uzunismail hakkında 247 makale
43 yıl aktif olarak çalışmış, bunun yaklaşık son 25 yılını da, gıda-hastalık ilişkisini bulma uğraşına adamış bir iç hastalıkları ve gastroenteroloji uzmanı olarak derlediğim bilgi ve deneyimlerimi, hem doktorlar hem de hastalar için bir kitapta birleştirerek paylaşmak istedim.