Bu makaleyi sesli olarak dinleyebilirsiniz
|
Son 1.5 senedir insanlık sadece KOVİD-19’un (COVID-19) neden olduğu ağır hastalık ve ölümlerle değil, hastalığın uzamasına bağlı çok çeşitli sağlık sorunlarıyla da karşı karşıyadır. Eğer KOVİD-19’a ait yakınmalar (semptomlar), hastalığın başlangıcından 3 hafta sonra sürüyorsa post-KOVİD-19 sendromu (1), hastalığın başlangıcından 12 hafta sonra sürüyorsa kronik KOVİD-19 olarak adlandırılır (2). Hastalığın uzamasına post-akut KOVID-19 sendromu (2), veya KOVİD-19 sekeli (3) gibi adlar da verilmektedir. Bu makalede, hastalar tarafından da uzamış KOVİD denen bu sendrom özetlenecektir.
Akut KOVİD-19
KOVID-19, yeni bir coronavirus olan SARS-CoV-2’nin neden olduğu, akciğer yanında kalp, kan damarları, sindirim kanalı, deri gibi diğer organ ve dokuları da tutan bir enfeksiyon hastalığıdır ve 2019 Aralık ayından beri dünyanın korkusu haline gelmiştir. Çünkü olguların yaklaşık %80’inde hastalığın hafif ve orta ağırlıkta seyretmesi ve %2’sinin ölmesine rağmen, virüsün yayılma özelliğinin çok fazla olması, kısa zamanda pandemi oluşturması sonucu büyük can kayıplarına neden olmuştur ve olmaktadır. Hafif olgularda hastaların bir grubunda belirgin yakınma bulunmazken (asemptomatik) diğerlerinde hafif ateş, kuru öksürük ve halsizlik yakınmaları vardır ve iyileşme 2 haftada gözlenir. Çok sayıda hastanın değerlendirildiği bir çalışmada, olguların %81’ini hafif ve orta, %14’ ünü ağır şiddette, %5ini de kritik olanlar oluşturmuştur (4). İleri yaşlarda olma ve birlikte önemli hastalıkların bulunması, hastalığın ağır seyretme nedenleridir. Bunlarda ise iyileşme 3-6 hafta arasında gözlenir (1).
Hastalığın uzaması
Kovid 19 geçiren hastaların bir bölümünde iyileşme tam olmaz, ya semptomların bazıları sürmeye devam eder veya yenileri eklenir. Bu durum başlangıçta pek fark edilmemiş, salgının başlamasından 6 ay kadar sonra, bir İtalyan doktorun hastaların en az %20’sinde, 40 gün sonra da hastalıklarına ait semptomların sürdüğüne dikkat çekmesiyle tıp bilimine girmiştir. Daha sonra bu sendromun görülme sıklığının, ilk düşünülenden çok daha yüksek olduğu anlaşılmıştır. Hastalığı ağır geçirenlerde daha sıktır ama semptomları hafif olanlarda da görülmektedir (1). Sıklık, hastalığı hastaneye yatmadan geçirenlerde %10-35, yatarken geçirenlerde ise %85 olarak bildirilmektedir (5).
Yeni semptomlar bazılarında ilk hastalıktan çok farklı olabilmektedir, hatta uzun süreli izlem gerektirecek önemli hastalıklar ortaya çıkabilmektedir (1).
Post-KOVİD sendromundaki semptomlar ve hastalıklar nelerdir?
En sık gözlenen semptomlar; halsizlik, nefes darlığı, baş- göğüs- eklem- kas ağrıları, huzursuzluk, demans, depresyon ve koku- tat alma- uyku bozukluklarıdır (1,5). Bir çalışmada; halsizlik %73, endişe %38, eklem ağrısı %31, sürekli baş ağrısı %29, göğüs ağrısı %29, demans %29, depresyon %29, nefes darlığı %29, bulanık görme %17, kulak çınlaması %17, aralıklı ateş %11, obsesif kompulsif bozukluk %5, akciğer fibrozu %5, diyabet %4, inme %3, böbrek yetmezliği %1, miyokardit (kalp kası iltihabı) %1, aritmi (kalp ritmi bozukluğu) %0.3 olarak verilmektedir (1). Oranları, nörolojik ve psikiyatrik yakınmaların sıklığını göstermek amacıyla yazdım. Yukarıdakilere; sağırlık, bilişsel bozukluk, hareketlerde zorluk, Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı, Guillain-Barré sendromu da eklenebilir (5). Bu durumda toplumun büyük bir bölümü açıklanamamış ağrılarının, nörolojik ve psikiyatrik hastalıkların etkisinde kalıyor demektir.
Yukarıdaki listelere alınmamış olmasına rağmen gözlenen bir başka nörolojik hastalık da otonom sinir sistemini ilgilendiren ortostatik hipotansiyondur. Bu sistem, kalp kası, damarlar, akciğerler gibi organların fonksiyonlarını düzenler. Ortostatik hipotansiyonda, hastalar ayağa kalkınca; tansiyon düşmesi, baş dönmesi, çarpıntı, nefes darlığı ve göğüs ağrısı sonunda da bayılma olmaktadır (6).
Akut KOVİD’de olduğu gibi, çok sayıda organın tutulması, post KOVİD-19 sendromunda da gözlenir. Yaş ortalaması 45, çoğunluğu riskli gruba girmeyen ve sadece %19’u yatarak tedavi edilmiş sağlık çalışanlarını kapsayan bir çalışmada, KOVİD-19’u geçirdikten ortalama 4 ay sonra, hastaların %70’inde tek, %29’unda da çoklu olmak üzere hafif organ yetmezlikleri bildirilmiştir. Bu hastalarda; kalp (%26), akciğer (%11) böbrek (%4), karaciğer (%28), pankreas (%40) ve dalak (%4) tutulumları bulunmuştur. Kalp kasında iltihap, karaciğerde yağlanma, pankreasta da iltihap ve yağlanma saptanmıştır (7).
Post-KOVİD sendromunun ortaya çıkış şekilleri nasıldır?
Post KOVİD-19 sendromunda semptomların ortaya çıkması farklılıklar gösterebilir. Bir grup hastada, beklenen zamanda iyileşme olmaz ve hastalık uzar. Bu, geçirilen enfeksiyonun şiddetine, etkilen hedef organın veya organların durumuna, öncesinde bulunan hastalıklara ve kullanılan ilaçlara bağlıdır. Bazı hastalarda yakınmalar tam iyileşme olduktan sonra yeniden başlar, bir grubunda en az 3 ay, bir grubunda da en az 6 ay sürer (3). Bazı hastalar ise başlangıçta asemptomatik olduğu halde, 1-3 ay içerisinde veya 3 ay sonra yakınmaları başlar. Hatta başlangıçta asemptomatik veya birkaç hafif semptomlarla hastalığı geçiren bir hasta 12 ay içerisinde aniden ölebilir (3).
Post-KOVİD sendromunda MAST hücrelerinin rolü
Bağışıklık sisteminin dokularda bulunan hücreleri olan mast hücreleri, vücudu bakteri, virüs, parazit gibi enfeksiyon ajanlarından korumada önemli rol oynarlar. Mast hücrelerinin bağışıklık sisteminin diğer koruyucu hücreleri olan kandaki akyuvarları yönetmede ve yönlendirmede orkestra şefi görevi yaptıkları kabul edilir (8). Bu görevi, hücreler arası iletişimi sağlayan sitokin adı verilen sayısız peptit ve protein yapısındaki maddeyi salgılayarak başarırlar. Bazı yazarlarca, KOVİD-19’un ağır hastalık şekillerinde gözlenen sitokin fırtınasında mast hücrelerinin rolü olduğu ileri sürülmektedir (9,10,11). Gerçekten KOVİD-19 nedeniyle kaybedilen olguların akciğer dokusunda artmış sayıda mast hücreleri ve onların öncü şekilleri bulunmuştur (12). Hatta KOVİD-19’u ağır seyredenlerin arasında mast hücre aktivasyon sendromu (MCAS) olan hastaların sık olduğu ve post-KOVİD sendromunun da MCAS’lı hastalarda geliştiği ileri sürülmektedir (13). MCAS, son 10 yıldır gündemde olan bir mast hücre hastalığıdır (bk., 14.Ocak 2019 tarihli makale). Hem ağır KOVİD-19 hastalığında hem de post- KOVİD 19 sendromunda, mast hücrelerine veya salgıladıkları maddelere yönelik tedaviler önerilmektedir (9-11,13).
Doktor olan okuyucularım için bu ilaçların mast hücre stabilizörü olanlarını, bu sitenin Ek Kitap, V. Bölümde “Öğrencilerime uyarılar” başlığı ile yazmıştım. Onlara, MCAS tedavisinde olduğu gibi, mast hücrelerinin salgıladıkları maddelerden lökotrienleri bloke edenler ve antihistaminikler de eklenebilir. Ayrıca mast hücre uyarılmasını azaltan uygulamanların da ek yararı olacaktır (bk., Kitap, s. 210-242) . Mast hücre uyaranları çok çeşitlidir, bunları web sitesindeki ek kitabın ve kitabımın V. Bölümlerinde bulabilirsiniz.
Sonuç
Post-KOVİD-19 sendromunda semptomlar aylarca sürebilir ve hastanın yaşamını çok zorlaştırabilir. Onların yaşam kalitelerini, çalışma ve özel hayatlarını olumsuz etkiler. En ilginci de, hastalığı asemptomatik veya hafif geçirenlerin kendileri ve yakınlarının, 6-7 ay sonra yukarıda yazılan hastalıklardan birine yakalandıklarında, KOVİD’le ilişkisini bile kuramamaları olacaktır. Asemptomatik grubun oranı %18 civarında hesaplanmaktadır ki azımsanmayacak kadar yüksektir (14). Böylece niçin 45 yaşında inme, 50 yaşında Alzheimer, Parkinson gibi hastalıkların oluştuğu sorgulanacak hasta sayıları artacaktır.
Şu anda bu sendromun süresi için bir şeyler söylemek zordur. Sadece 2003 yılındaki bir başka coronovirus enfeksiyonuna bağlı SARS salgınından sonra da benzer yakınmalar oluşmuştur. Bunlardan halsizliğin, olguların %43’ünde 4 sene sonra bile saptandığı bildirilmektedir (15).
Semptom: Yakınma, şikayet, belirti
Sendrom: Birbirinden farklı ama bir araya geldiğinde bir hastalığı gösteren bulguların oluşturduğu hastalık tablosu
Sekel: bir hastalığı izleyen anormal durum
Kitap: Artık Hastalığımla Baş Edebiliyorum (Mast Hücrelerinin Gizi), Nobel Tıp Kitabevleri.
E-Kitap