Bu makaleyi sesli olarak dinleyebilirsiniz
|
Bu hastam, katkısız beslenme ve su önerilerime uyarak IgG antikorlarına göre diyet yapan ikinci lupuslu hasta. Bana ulaştığında lupus tanısı İstanbul’daki bir üniversite hastanesinin romatoloji bölümünde konmuştu, tedavisi uygulanıyordu.
Diyete başlamasının üçüncü günü telefonla durumunu sorduğumda çok mutluydu. Bir ara, daha önceki ağrılarının şiddetini anlatmak için intihar kelimesini kullandı. Genelde hastalarımın mektuplarını aylar sonra isterim. İyilik durumları yerleşsin, diyete alışsınlar, hastalıklarını kontrol edebilir duruma gelsinler diye beklerim. Ama bu hastanın duygularını okumanız için ilk haftanın sonunda ilk mektubunu istedim.
Bundan sadece bir hafta önce, ellerim ve ayaklarımda öylesine şiddetli ağrılarım vardı ki, gece yatağımda aklımdan geçen düşüncelerden kendim korktum ve irkildim. Bu ağrılara insan ne kadar dayanabilir, sürekli bu ağrılar ile yaşanabilir mi…Demek ki insanlar bazen böyle intihar edebiliyor diye düşündüm…
Sonrasında da Allah’ım aklıma mukayyet ol dedim…
Ama artık öyle düşünmüyorum, ağrılardan da kurtulmanın yolu varmış, bu yolu da bana sevgili hocam Prof.Dr. Hülya UZUNİSMAİL gösterdi. Hastalığımı internette araştırırken onun yazdığı “ARTIK HASTALIĞIMLA BAŞ EDEBİLİYORUM” kitabına denk geldim, hemen kitabı sipariş ettim. Ve hocama mail yazıp sıkıntılarımı anlattım. Hemen cevap vereceği aklıma gelmemişti; o sadece cevap vermekle kalmadı, onun bu iki cümlesi bana ağrısız bir hayat verdi.
”Birlikte bir şeyler başarabiliriz. Tabii sizi gene doktorunuz izleyecek, ben de hastalığınızı tetikleyen bazı faktörleri tesbit etmenizde size yardım ederek onlardan uzaklaşmanızı sağlayacağım. Böylece büyük bir olasılıkla hastalığınızın ilerlemesini durdurabileceksiniz.”
Bu süreçte kitap da gelmişti, kitabı okudukça beslenmenin insan hayatındaki önemini anlamaya başladım, oysa bugüne kadar kilo problemim olmadığı için diyet yapanlara da biraz şüphe ile yaklaşırdım. Oysa şu anda sağlığımı yeniden kazanmak için benim sıkı bir diyet programına uymam gerekiyor. Belki de bu diyet sayesinde hem ağrılarımdan kurtulacak hem de sağlımı ve ömrümü uzatacağım.
Neden daha diyetin 6 gününde bunu söyleyebiliyorum: çünkü daha diyetin 3 gününde ellerimdeki ağrılar öylesine azaldı ki, kendim bazen ellerime bakıyorum ve üç gün önce bu eller benim miydi diyorum…
BU BİR MUCİZE!
Bu da ikinci mektubu
Bugün tam iki ay oldu diyete başlayalı. Her şey o kadar güzel gidiyordu ki, rüyada gibiydim… Neredeyse hiç ağrım kalmamıştı, bunca sene boşuna mı çekmiştim bu ağrıları.
Evet diyete alışmak zor, uymak hatasız beslenmek daha da zor. Hocam sağ olsun iki aydır her gün günlüklerimi kontrol edip hata yapmamı engellemeye çalışıyor. Uyarılarda bulunuyor.
Özellikle dışarıda olduğum zamanlarda yemek konusunda dikkat etmemi söylemişti. Ben de kendimce dikkat etmeye çalışıyordum: Ne yazık ki insan bazı şeyleri yaşayarak öğreniyor. Bende de öyle oldu. Diyete başlayalı, dışarıda yemek yememiştim, hep yanımda bir parça mısır ekmeyi bulunduruyordum. Bundan bir hafta önce dışarıdan balık aldık. Yapan kişiye özellikle sorduk kullandığı malzemeyi, ama maalesef sözüne inanmakla yanlış yapmıştık, hocam yine haklı çıktı.
Hata 1; dışardan hiçbir şey yenmeyecek
Hata 2; yemeği yapanların söylediklerine inanılmayacak
Bu iki cümleyi göz ardı ettiğim için tam bir haftadır ağrılarımla tekrar baş başayım. Böyle bir şey yaşamasaydım, bir yemeğin, daha doğrusu yemeğin içindeki bir maddenin bile insan sağlığı için ne kadar önemli olduğunu anlamayacaktım. Yemeğin içindeki o az miktardaki buğday ununun bana neler yapabileceğini yaşayarak gördüm maalesef….
Şu günlerde hastamla mail arkadaşlığımızın üçüncü ayı doluyor ve sonuna da geldik. Tabii dışardan hiçbir şey yememek çok zor, anneyi bile yaptığı dolmaya bulgur koyup koymadığı, içme suyuyla pişirip pişirmediği için sorgulamak ayıp oluyor ama diyeti yapanların bu konulara çok özen göstermesi gerekiyor. Çoğu hastam ancak kendileri pişirip yediklerinde, çalışanlar yiyeceklerini evden götürdüklerinde rahatlar. Diyetin zorluğuna rağmen çok uzun süreli iyilik devreleri her türlü sıkıntıya değiyor.